Her Türk kadını gibi sarışın olmak benim de hayalimdi, ama bu hayali 32 yaşına kadar beklemeye gerek duymadan da yapabilirdim herhalde.. Ama bekledim,beni gaza getiren ise Gülşen'in platin saçları oldu.
Bağdat caddesinde Divan Pastanesi'nin karşısındaki Burhan kuaföre gittim, elimde Gülşen'in gazeteden kopartılmış resmi ile. Burhan abinin elinde büyüdüm ben,gerçekten güvenebilirsiniz. Makası inanılmaz iyi, tek kötü huyu sevmediği modeli yapmaz, ki benim platini de yapmadı. Gülşen'in resmini gösterince, "sana inanamıyorum, o Gülşen" dedi, "e ben de Çiğdem". "Karnın aç mı, bir viski vereyimmi" soruları geldi ardından. O zamana kadar değil boya, gölgeye bile karşı çıkmıştım ama kararım kesindi, "ben dertli değilim,sarışın olmak istiyorum" dedim. Burhan da çok net, "ben yapmam,kafanı topla gel" dedi.
Türk kadınının yarısı sarışın, herkes düşünerek mi girdi bu işe, ben niye düşünmüyorum derken viskim bitti. "Lütfen" dedim, "Ben boyamam" dedi, ortağını çağırdı, "hazır mısın sarışın olmaya" dedi Mehmet Ali.
Ve oreal kafama sürüldü, beklemeye başladım, tarifsiz bir kaşıntılı acı ve insanı uyuşturan bir koku vardı, arada acıyan Mehmet Ali ince sopayla kafamı kaşıyordu.


Ben de elimde telefon, önümde viski, yanan saçlar, kopan derilerle ilgili yazıları okuyordum. Yani bir kadeh içtim ya, illa bir mevzu bulacağım dert edinecek..
Yıkanma zamanı geldiğinde çok heyecanlıydım, aynaları saklıyorlardı, ve en sonunda kendimi gördüm !
Saçlarım sapsarıydı "ben nasıl sokağa çıkacağım" diye ağlamaya başlayınca,Burhan elinde viski, kötü adamlar gibi gelip, "ben sana dedim" dedi, içkiyi uzattı ve gitti
2. duble eşliğinde fönüm çekilince, "amann madonna gibi oldum" havasına da girdim zaten. Ödeme yapmak için kasaya geldiğimde, sarışınlığın hem zor hem de pahalı bir şey olduğunu o an anladım.
Eve geldiğimde, annem, babam ve kardeşim şok olmuşlardı. "sarı olacak" demiştim,ama "sanki kafam mor olmuş gibi" tepkide bulundular.
İlk işe gittiğimde, sanatçı gibi muamele gördüm. Reyonda gezinirken, bütün müşteriler bana bakıyordu. Elime mikrofonu alıp, "ben gamlı hazan" diye girsem, alkışa hazır bekliyorlardı
O öğlen iş arkadaşlarımla Cevahir AVM'de balık yemeğe gittiğimizde, herkesin siparişi alındıktan sonra, garsonun "siz rakı alırsınız herhalde,cola değil" demesi ile, olayın bambaşka olduğunu fark ettim. Sarışınlık, cesurca bir durumdu, ama bu karşınızdakinin de cesur olup size her türlü lafı söylemesi anlamına gelmiyordu.. Malesef hala şekilci olduğumuzun çok güzel bir kanıtı oluyordu sadece..
Sarışın olmak, aslında kadınlık anlamında yapmanız gereken her şeyin bir anda beyne yüklenmesi demek. Makyaj,saç,giyime her zaman 'bir tık' daha bakmak demek.
Sarışınlar aptal değil, sadece kendileri ile uğraşmaktan yorgun
Burhan saçımın rengini tek seferde tutturunca , bütün işyerindeki müşterilerim gitmeye başladı. Burhan da sağolsun indirimler yaptı karşılığında... Gerçi yapsa ne olucak, şampuanı, saç kremi, cilası, bakımı ile o bana, ben ona parayı çevirip duruyorduk
Sarışınlık bence her kadının tatması gereken bir dönem..Eşofman bile giyseniz bir albeniniz oluyor ve ne olursa olsun cidden kendinize bakıp iyi hissedebiliyorsunuz, ki bu en güzeli..
Sarı saç,sabır ve para istediği gibi, zaman da istiyordu. İzin günümün yarısını kuaförde geçiriyordum, sıkılmıştım.
O kadar oreal'e kafamın kopması gerekirken, saçımın kıvırcıklığı bile kaybolmamıştı,hatta o bakıma, daha da kuvvetlenmişti, ama artık yetmişti. Burhan'a gidip, "ben sıkıldım,boyayalım mı" dediğimde, beni şaşırtmayarak "çok şükür" demişti.
Pişman mıyım? "hayır", eğer aklınızda ise koşun yaptırın.
Ben koyu saçıma dönmüşken, 2 ay sonra da Gülşen boyattı, hak verdim, bence de yeterdi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder