Evlilik konusu açıldığı zaman bununla dalga geçen ,gereksiz bulduğunu, kimseye muhtaç olmadığını söyleyen kadınlara her zaman acırım. Hele ayakkabının altına isim yazılacağı zaman, o kadar lafı, sözü söylemememiş gibi davrandığı için de samimi de bulmam. Bir insanı hayatına ortak etmenin neresi acizliktir? Denersin olmaz, eyvallah, ama denemeden bilmiş gibi konuşmanın ne anlamı vardır.
Çevremizden etkilendiğimiz her şeyi hayatımızdan çıkarsak, mutlu mu oluruz?
'kötü araba kullanıyor' kullanmayayım, 'içtikçe sapıtıyor' içmeyeyim' , 'işletmede para yokmuş' okumayayım' mış la, muş la hayat gitmez, denemeden de bilinmez
Belli bir yaşa gelindiği zaman 'hadi bakalım sıra sende' sesleri yükselir.. 'senin nasıl yok sevgilin anlamıyorum' .. da yok işte .Yemek yapabiliyorum,ofsaytı biliyorum,cam da sildim ,pazarlık da yaptım, ama bunlar yeterli değil demek.
Olmayınca olmaz, bu bambaşka bir şeydir.Ama denemeden de bilinmez
Zaten iş hayatı kadınları erkekleştirdi. Ekip, çalışma arkadaşımız erkek diye her sırlarını da bilir olduk, her işe karışır da olduk, Çenemiz de düştü. Evlilik de, hayatımız da ütopya olarak kaldı .
Ama buna rağmen, hayalini utanç gibi görmek, bunu saklamak, belki de kendine bile itiraf edememek acı gelir bana..
Bu yanlış anlaşılmaya çok açık bir konu.. hiç bir zaman 'evlenelim' diye yalvarmadım, hiç nişan söz de yapmadım ki, isteyen de oldu varmadım!
Ama yaşamadığım bir mevzuyu kötülemedim de .
Hayatın akışına bırakmamız gereken konulardan biridir evlilik. Olur ya da olmaz , rengimizi belli edelim , 'hayırlısı ise' diyelim ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder