Aradan yıllar geçti okul bitti iş hayatına atıldık . Ha oldu ha olacak dediğimiz bide ilişkimiz oldu ama birşey olmadı . Yapıcak birşey olmadığı için tekrar çocukluğumuza dönüp oyunun içine kendimizi sokuyoruz.
Aslında bunu keşke Barbie'lerle yapsak.Çünkü kadınlığın doğasındaki sahiplenme,özlem,korumacılığı hayatımızdaki adamla tatmin etmeye çalışıyoruz. Oyunun içinde oyunu kurmaya çalışıyoruz .
Barbie gibi topuklularla gezip ,ken'imize yemekler yapıp, havuza girip ,sevilmek, salınmak aslında arzumuz ama yanlış anlaşılıyoruz. Olacağıda kaçırıyoruz .
Hergün yaptığımız yemeği sevdiğimize yapınca bir başka olmuyormu ? Kurulan sofrada on kere eksik varmı diye bakıp peçeteyle tabağın renk uyumuna dikkat edip ,bıçağı ,çatalı parlatmıyormuyuz?Üstelik bunu terfi almış gibi bir kalp çarpıntısı ile titreyen ellerle heycanla,özlemle,aşkla yapmıyormuyuz?
Elde evrak taşımaktan ,toplantıya girip patronlarla çarpışmaktan unuttuğumuz dişiliğimizi hatırlamak 'beklenti' olarak algılansada bunuda oyun gibi düşünüp o anın tadını çıkarmak en iyisi
Varsın yanlış anlasınlar oyunu bitirsinler . Elbet bizi anlayan Ken gelicek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder