Sosyal medya sayesinde 40 yıllık ahbap olmamız birkaç dakkamızı alıyor.
Sosyal medyayı sohbet amaçlı kullanıp saatlerce yazıyoruz buluştuğumuzda birbirimizin yüzüne bakabiliyoruz.
Çok değil 10 sene öncesine kadar birbirimize ev tekefonlarımızı verir heycanla başında nöbet beklerdik.
Şimdi kaç arkadaşımzın ev telefonunu biliyoruz?
Eskiden tuttuğumuz ajandalarda doğumgunu tarihlerini yazıyorduk. unutamadıklarımız beynimizde kazınmıştı.Şimdi ise Facebook'tan hatırlıyoruz .Sildiysek bile'hakkında'bölümüne bakmamız yetiyor
Doğumgunlerinde 'iyi ki doğdun' yazıp bir pasta bir çiçek resmi koyup sesimizi duyurmadan doğumgunu kutluyoruz. Doğumgunu mekanının belli olduğu davet nasıl olsa gelir kimlerin geldiğine bakıp 'geliyor,gelmiyor,belki' şıklarından birini işaretliyoruz. Nasılsa pastalı resmi paylaştık.
Buluştuğumuzda hemen gülücüklü resimler paylaşıp nerede olduğumuzu duyuruyoruz.Bundan önce ise elektronik fotograf makinalarla çektiğimiz resimleri akşam eve gelip yüklüyorduk. Gecikmiş 'like'alıyorduk.Bir sonraki gün'aaaa ordamıydınız'deniliyordu.
Çayların, kahvelerin bitmediği sohbetten resim çektirmeyi unuttuğumuz o günler mutsuzmuyduk?
Heycanla 'doğum gunumu hatırlıcakmı?' diye ev telefonu önünde nöbet tuutuğumuz dönem mutsuzmuyduk?
Sosyal medya'yı kullanmayan arkadaşlarımıza'nasıl dayanıyorsun?'diyoruz. Ulaşamadıklarınıza sahte hesaplar açıp kontrol ediyoruz.
Bir tekefon açıp konuşmak , buluşmak yerine el kası yapıp yazıyoruz. Kavgalarımız, aşklarımız,sevgilerimiz hep bir tuş uzaklığında
Ben çok özledim mail yerine mektup yazmayı, sohbetten elimin değil çenemin ağrıdığı, 'tık'layarak değil dağıtarak gazete okumayı,arkadaşım'online'olmadığında seğil özlediğimde aramayı kapıya pasta ile dayanıp boynuna sarılmayı.
Eminim benim gibi özleyen de çok . Teknolojinin yenildiği günleri görücez buna inanıyorum . Kimse bir'tık' uzaklığında olmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder