24 Ekim 2014 Cuma

Ne olursa olsun gel değil, hayatımda kal...

İlişki sonrası yaşanılan en sancılı durumdur bu.. Hele ki karşınızdaki benim gibi terazi burcu ise...
Zaten ilişki süresince yaptığımız korumacı ruh yetmezmiş gibi, ilişki bittikten sonra da sahiplenmeye, bitmeyen anaç ruhu korumaya devam ettiririz...
'Yemeğini ye ama' 'ince giyinmedin umarım' gibi güya korumacı bir ruh ile, adamı iyice bir cendereye sokarız..
Zaman akıp giderken, bizi aramaması rahatsız eder bizi. Tamam ilişki bitmiş gitmiş,  ama neden aranmıyoruz?Dost kalamaz mıyız? Ya da arkadaş? Bu sıfatlar, karşınızdaki adamın hoşgörüsüne bağlı olarak,  zamanla olan durumlar olmasına rağmen, 'tez canlı' olan kadın cinsi için hemen olmalıdır..
İki gün önce ağlayarak atılan mesajlar unutulur. "Haydi arkadaş olalım"a getirilir . 
Yanlızlıktan kıvranırcasına,  illa dostluğuna,  arkadaşlığına ihtiyaç duyulur.
Benim de ruh halim gerçekten bu . Kimse ile küs kalamadığım gibi,  kimse benim hayatımda yok olup gitsin istemem. Bilirim ki o insan da bunu anlar,  yerini bilir. Bilmiyorsa da onu egosuyla baş başa bırakmak en temizidir
Uzattığım elin samimiyetine inanan,  benle kalır
Bu gerekli midir peki? Bence gereklidir , ne olursa olsun karşındaki insan seni samimi duygularla sevmiş tanımışsa,  ilişki gibi zor bir sanatı yürütemeyince dostluğa yelken açmak, sana zarar gelmeyeceğini bildiğin bir insanın varlığı,  İstanbul gibi bir metropolde aranıp da bulunmayacak bir durumdur.
Kimse harcanacak kadar küçük değildir.Herkese bir fırsat vermek gerekir...Kusursuz dünyanın kusurlu canlarıyız sonuçta. Dünya da ölümlü, o yüzden çekinmeden uzatın ellerinizi, kalbinizin sesini dinleyip... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder