28 Ağustos 2014 Perşembe

Hamaldan fazla yükü vardır Metropol'de yaşayan kadının..

Hayat malesef ne kadar kolaylaşsa da, kadın ırkı için o kadar zorlaşıyor..
Büyük şehirde yaşayan kadın her daim bir sınav içerisinde, hep dikkatli olmak zorunda.. Belki ormanda yaşasak daha rahat ederiz. En azından kuralları var; Şu an İstanbul'daki çalışan kadın tam açık hedef!
İş hayatında verdiğimiz sınav, hele özel sektörde tam bir savaş! Her an işimizi kaybedebiliriz,  pozisyonumuz değişebilir, ya da tacize uğrayabiliriz.. Bunlara karşı kalkan açmışken, dedikodularla uğraşırız; Ayriyeten bakımlı olmak, buna zaman harcamak da görevlerimiz arasındadır. Bunca müdür, CEO ile uğraşırken,  öbür yandan anne baba,  yani aileye karşı sorumluluklarımızı da unutmamamız gerekir. "neredesin, ne yapıyorsun ,resimdeki kim, daha yatmadın mı, bu gecede mi çıkacaksın!" gibi anlamlı! sorulara mantıklı yanıtlar vermemiz gerekir..  Atlattığınız onca insan,  iş varken,  hele de annelerin yemeyeceği çok durum vardır. Çalışan kadının ise tek isteği, tek yorgunluğunu alan, enerji veren şeyin,  karşı cinsten gelen "günaydın" ve "iyi geceler" mesajının olması,olayı birden masumlaştırır aslında..
İstediğimiz maddeleri almak için 8 taksit yapıp,  erteleme ile bile kavuşurken,  istediğimiz insandan "günaydın" yazısını, milyarlar versek de kapamayacağımızın hazin hüznü çöker üstümüze..
Çok değil yakın zamanda,  hem de pazar günü çalıştığım yere gelen çiçek,  hepimizi bir anda uyandırdı. 14 kız, içimizde bir umut, "biliyordum,beni seviyor" heyecanı ile dolduk... Kısmetlisi belli olunca, "aman zaten çiçek sevmem,zaten meyveli yollamış, bir orkide değil ki" kafasına girip, olayı unutmaya çalıştık..
Savaş verip direnmeye çalıştığımız koca şehirde, beklentiler aslında çok ufak.. "günaydın,iyi geceler, meyveli çiçek" 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder