12 Ocak 2015 Pazartesi

40 dakikan var..haydi anlat kendini..

2 ay içerisinde sayısız görüşmeye gittim . Kah istanbul dışına çıkacak kadar uzaklara , kah size yemek teklifinde bulunacak kadar arsızların yanına .
Tabi ki görüşmenin kendi içinde bir raconu olduğunu da, gittikçe öğrendim .
Kendi hatalarım da dahil, neler yapılması gerektiğini anlatmak isterim size aşama aşama.. 
1-Mail adresi;
Son görüşme yaptığım dönem, telefonla gün kararlaştırıldıktan sonra haldır huldur kalem aranır , açık adres verildikten sonra bir de "benzinciden sapacaksın, karşına BİM çıkacak" tarzı tarifi yazardık. Lakin teknoloji çok ilerlemiş. Görüşme günü kararlaştırıldıktan sonra mail adresi isteniyor. Ben bu konuda çok acemi olduğum için, 'Screemcido' adresini anlatana kadar saymadığım il ,isim kalmaz, karşı tarafı da aradığına pişman edip,  araya da kötü espriler yapıp adresi anlattığımda, ilk görüşmeyi geçmiş gibi rahatlıyordum. Düzgün bir mail adresi şart.
2-Lokasyon;
İstanbul'da arkadaşlarımızla buluşurken, lokasyon az değiştiğinde panik olurken, 'itin öldüğü' 'Allahın dağı' kıvamındaki lokasyonlara gitmek ayrı bir macera oluyor. Sokak defilesi yapılırken podyumdan sokağa karışmış gibi gezinmek yetmezmiş gibi, adresi bulamadığımızda'yardımsever' halkımızın seferberliği ile, adresi bir de 10 dk erken bulduysak, derin oh çekip içeri giriyoruz.
3-Ne giyeceğim?
Eskiden takım giyerdik ve konu kapatılırdı. Ama "kıyafet kimliğinizdir" mottosu çıktığından beri hem tarzımızı yansıtacak, kendimizi anlatacak; ama aynı zamanda laubali olmayacaktık. Siyasetle yatıp kalktığımız şu dönemde ise, başvurduğumuz şirketin siyasi kimliği de çok önemli tabii, gerçi beklentilerini gayet net ifade ediyorlar zaten. 'Ojeleri açık renk tercih ediyoruz' 'etek boyumuz diz hizası yalnız' gibi ... Ama gene de bir ön araştırma yapın ki, canınız sıkılmasın .Toplu taşıma kullanılıyorsa genelde poşette topuklu, ayakta babet en sağlıklısı . En son gittiğim görüşmede giydiğim topukluda şişen ayağım yüzünden, insan kaynakları bedensel bir kusurum var diye 3 kere sormuş, en sonunda dayanamayıp 'ben sizi topal sanmıştım' demişti.
4-Sizi tanıyalım ?
İçeri girince çoğunlukla bir duvar karşılıyor malesef bizi . Yalandan el uzatan , gözünüzün içine bakmadan konuşan ,gülünce gülmeyen ,cv'nize göz bile atmamış insan kaynaklarına kendinizi anlatırken içimizden 'duvara konuşsam tuğlası döner bu ne arkadaş' deseniz de, genelde bu tarz görüşmelerde ilk aranan oluruz .
Çok gülmemek, örnek verirken konudan uzaklaşmadan kısa geçmek, asla eski şirketi kötülemeden , tebessümlü , yıkılmadan oturup derdimizi anlatırsak her şey yolunda olacaktır.
Haketmediği yaşadığını düşünmek insanı çok yoran bir durum .Her çıktığım görüşmede gözüm dolu bir kahve bardağına sığınıp, olmayan adalete sığınıyordum. Malesef bazı durumlarda adalet terazisi çalışmadığı için, yapılacak hiç bir şey yoktu. 
Hep olumsuz yazdım,  elbette olumlu şeyler de oldu . Ama kötüye alışmak böyle durumlarda daha iyi bir şeymiş . En mutlu ayrıldığınız görüşmeden ses çıkmazken, "bunlar beni töbe aramaz" dediğiniz aradığında, eski sevgiliniz aramış gibi şaşırıyorsunuz.
Zor, yıpratıcı bu süreci ruh sağlığınız bozulmadan atlatmak sizin elinizde . Dostlarınızın desteğini arkanıza alın ... Her şey güzel olacak buna inanın.. 
Şansınız bol olsun... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder